Trafik kazaları, sürücü ve yolcuların can güvenliği açısından büyük bir risk oluştururken, aynı zamanda maddi hasara da neden olmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2021 verilerine göre, 1.186.353 trafik kazası gerçekleşmiş olup, bu kazaların 998.396’sı maddi hasarla sonuçlanmıştır. Maddi hasarlı kazalarda, yalnızca araçlarda meydana gelen hasarlar söz konusu olsa da, bu durum araçların piyasa değerinde kayba yol açabilmektedir. Bu makalede, trafik kazalarında oluşan değer düşüklüğü taleplerine yönelik bilinmesi gerekenler ve başvuru süreci detaylandırılacaktır.
Değer kaybı, bir trafik kazasında hasar gören aracın onarılsa bile ikinci el piyasa değerinin düşmesi durumunu ifade eder. Aracın kaza öncesi ve kaza sonrası değerindeki fark, değer kaybı olarak talep edilebilir. değer düşüklüğü talebi, hasarın karşı tarafın kusurundan kaynaklandığı durumlarda, karşı tarafın zorunlu trafik sigortasından talep edilebilir.
Trafik sigortası, yalnızca kazada karşı tarafa verilen zararları karşılayan zorunlu bir poliçedir. Kasko ise, araç sahibinin kendi aracında meydana gelen hasarları güvence altına almak için yaptırdığı isteğe bağlı bir sigortadır. değer düşüklüğü taleplerinde, kazada kusurlu olan tarafın trafik sigortasına başvuru yapılır. Kaskonun, değer kaybı talebi açısından doğrudan bir etkisi yoktur.
Değer düşüklüğü talebinde bulunabilmek için bazı hukuki şartların sağlanması gerekir:
Değer kaybı talebinde bulunurken bazı belgeler zorunlu tutulmaktadır:
Değer düşüklüğü talebinde bulunulabilecek iki ana yöntem vardır:
değer düşüklüğü hesaplamasında iki temel yöntem kullanılmaktadır:
Sigorta şirketinin sunduğu değer kaybı tazminatına itiraz durumunda, birkaç çözüm yolu bulunmaktadır:
Trafik kazaları sonucunda araçlarda oluşan değer kaybı, kazazedeler için önemli bir mağduriyet kaynağıdır. Bu tür durumlarda, mağdurların değer kaybını karşılayabilmesi için başvurabileceği en önemli mekanizmalardan biri sigorta şirketleridir. Sigorta şirketleri, gerek trafik kazası sonucu meydana gelen maddi hasarın tazmininde, gerekse değer düşüklüğü talebinin karşılanmasında yasal olarak önemli bir rol üstlenmektedir. Ancak, sigorta şirketlerinin değer düşüklüğü taleplerini değerlendirme süreçleri, kullanılan hesaplama yöntemleri ve ödeme prosedürleri kazazedeler için bazen karmaşık ve zorlu bir süreç haline gelebilmektedir. Bu nedenle, değer düşüklüğü talebi sürecinin detaylarını ve sigorta şirketlerinin rolünü incelemek, kazazedelerin bilinçli bir şekilde haklarını talep etmelerini sağlamada kritik bir öneme sahiptir.
Sigorta şirketleri, trafik kazalarında değer kaybı taleplerini değerlendiren ve karşılayan birincil kurumlar arasında yer almaktadır. Kazazedeler, trafik kazası sonucu araçlarında oluşan değer kaybı için, kusur oranına bağlı olarak karşı tarafın trafik sigortasına sahip olan sigorta şirketine başvuruda bulunabilir. Bu başvurular, kazazedelerin araçlarında meydana gelen değer kaybının tazmini açısından oldukça önemlidir. değer düşüklüğü talebini almak için sigorta şirketine yapılacak başvuruda, kazaya dair tutanaklar, araç fotoğrafları, onarım faturaları ve ekspertiz raporları gibi belgelerin eksiksiz sunulması gerekmektedir. Bu belgeler, sigorta şirketinin talebi değerlendirme sürecini hızlandırır ve kazazedelerin haklarının korunmasında büyük rol oynarunun yapılmasının ardından, sigorta şirketi genellikle talebi değerlendirmek üzere kendi ekspertizini atar. Bu ekspertiz, kazanın niteliğine, hasarın boyutuna ve aracın piyasa değerine göre araçtaki değer kaybını belirler. Alternatif olarak, kazazede, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) platformu üzerinden bağımsız bir eksper atanmasını talep edebilir. SBM üzerinden yapılan bu ekspertiz süreci, talebin objektif bir şekilde değerlendirilmesine olanak tanır ve sigorta şirketi ile kazazede arasındaki anlaşmazlık riskini azaltır .
Sigorta şirketleri, değer kaybını hesaplama sürecinde Türkiye Sigorta Birliği (TSB) tarafından belirlenen standart hesaplama formüllerini kullanmayı tercih etmektedir. Bu hesaplama formülü, kazanın türü, hasarın büyüklüğü, aracın yaşı, kilometresi ve hasarın aracın hangi kısmında gerçekleştiği gibi değişkenleri dikkate alır. Ancak, sigorta şirketlerinin çoğunlukla bu formülü kullanması, kazazedeler ile sigorta şirketleri arasında bazı anlaşmazlıklara neden olabilmektedir. Zira TSB’nin belirlediği formül, diğer hesaplama yöntemlerine göre daha düşük bir değer düşüklüğü rakamı ortaya koyabilmektedir. Bu da, kazazedelerin talep ettiği değer kaybı tazminatı ile sigorta şirketlerinin hesapladığı değer düşüklüğü arasında fark oluşmasına sebep olmaktadır .
Özellikle kazaTSB formülüne göre yapılan hesaplamada kendilerine ödenen miktarı yetersiz bulması durumunda, bu farklılık hukuki süreçlerin doğmasına zemin hazırlamaktadır. Sigorta şirketleri, TSB formülünü uygulama konusunda ısrarcı olduklarında, kazazedeler mahkeme yoluyla veya Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurarak itiraz etme hakkına sahiptir. Bu yolla kazazedeler, sigorta şirketlerinin sunduğu değerin adil olup olmadığını yeniden değerlendirebilir ve hak ettikleri tutarı talep edebilirler.
Sigorta şirketine yapılan değer kaybı taleplerinde, sigorta şirketlerinin kazazedeye 15 gün içinde yanıt verme zorunluluğu bulunmaktadır. Eğer sigorta şirketi, 15 gün içerisinde talebi reddederse veya herhangi bir cevap vermezse, kazazede, hukuki yollara başvurma hakkına sahiptir. Bu tür durumlarda kazazedelerin öncelikle zorunlu arabuluculuk yoluna gitmeleri gerekmektedir. Arabuluculuk, sigorta şirketi ve kazazede arasında anlaşma sağlanmasına yönelik olarak yapılan bir uzlaşma sürecidir. Bu süreçte, kazazede ve sigorta şirketi bir arabulucu eşliğinde taleplerini ve itirazlarını dile getirir. Eğer arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamazsa, kazazede dava açma veya Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurma seçeneklerini değerlendirebilir .